Herkese merhaba, başlığım sizi biraz şaşırtabilir. Her sabah kurbağa yemek de nerden çıktı diyebilirsiniz. Ama size anlatmak istediğim başka bir şey var.

Şimdi düşünün. Sabah gayet mutlu ve enerjik bir şekilde uyandınız. Daha sonra mutfağa gittiniz ve canlı bir kurbağayı yediniz. Bundan daha kötü ne olabilir ki? Bence de olamaz. Ama şöyle bakın, artık gününüzün geri kalanı çok daha güzel geçecek. Çünkü günün en kötü işini tamamladınız ve arkanızda bıraktınız.

Şimdi bu düşünceyi iş hayatımıza taşıyalım. Her sabah işe başlarken canlı bir kurbağa yemekten söz etmiyorum. Anlatmak istediğim güne en zor görevinizle başlamak. Bu en zorlu görev, teslim tarihi yaklaşan bir iş ya da sizi endişelendiren karmaşık bir proje olabilir.

Unutmayın, zihnimizde bizi strese sokan bir şey olduğunda diğer işlerimize odaklanmakta zorlanırız. En zor görevlerimizi günün ilk saatlerinde bitirdiğimizde bir rahatlama hissi gelir ve geri kalan işlerimizde çok daha üretken hale geliriz. Bunun nedeni günün ilk saatlerinde verimliliğimizin en üst seviyede olmasıdır. Saat ilerledikçe kendimizi yorgun hissetmeye başlarız ve verimliliğimiz düşer. İşte tam da bu yüzden en zor görevlerimizle en erken saatlerde başa çıkmalıyız.

Kendinize inanıyor musunuz?

Şimdi size bir soru sormak istiyorum. Canlı bir kurbağayı yiyebileceğinize inanıyor musunuz?

Cevabınız evetse sizi tebrik ediyorum. Ama eğer en ufak bir endişeniz bile varsa size yardımcı olacağıma emin olabilirsiniz.

İlk olarak en zorlu göreviniz için kendinizi hazırlamalısınız. Bir gün önceden görevinizi yazın ve ertesi sabah hemen işe koyulmak için ihtiyacınız olan her şeyi hazırlayın. Bunu yapmak zihinsel olarak ertesi güne daha iyi başlamanıza yardımcı olacaktır. Kendinize bunun sadece bir görev olduğunu ve bitirdikten sonra gününüzün daha iyi geçeceğini söyleyin.

Peki zorlu görev çoksa ne yapacağız?

İşte bu noktada kurbağa teorimizi bir adım ileriye taşıyoruz. Yani güne iki kurbağa yiyerek başlayabiliriz. İkisi arasında seçim yaparken tercihimizi daha büyük ve daha çirkin olandan yana kullanmalıyız. Yani birden fazla zor işimiz varsa, önce en karmaşık ve en büyük olanla başlamalıyız. Böylece günün ilerleyen saatlerinde verimliliğimiz düşse bile işlerimiz kolaylaştığı için zorlanmayacağız.

Hazırsanız yeni bir soru daha geliyor. Diyelim ki kurbağa yiyemeyeceğiniz kadar büyük. O zaman ne yapacaksınız?

Endişelenmeyin, zorlu görevleri günün erken saatlerinde çözmeye alışmış olsanız da bazen zorlanabilirsiniz. Şimdi sizlere en zorlu görevlerinizin kolaylıkla üstesinden gelmenizi sağlayacak birkaç ipucu vereceğim.

Görevi küçük parçalara bölün

Çok büyük bir görevi tek seferde başaramayacağınıza inanıyorsanız onu küçük parçalara bölün. Bu zorlu görevi tek bir proje olarak değil, böldüğünüz her bir parçayı ayrı ayrı projeler olarak düşünün.

Bu yaklaşımı kullandığınızda kendinizi boğulmuş hissetmekten kurtulursunuz. Çünkü zihninizi imkânsız gibi görünen bir göreve değil, daha kolay başaracağınız küçük görevleri düşünmeye odaklarsınız. Hatta iş planınızda başardığınız işler artar, başarı duygusunu daha yoğun hissedersiniz ve motivasyonunuz da artar.

Beynimiz küçük görevleri tamamlamaya başladığımızda mutluluk hormonu salgılamaya başlar. Ve daha fazla görev tamamlayacak şekilde çalışır. Zamanla zorlu görevlerinizi küçük parçalara ayırmanın başarınıza olan olumlu etkisini fark edeceksiniz.

Gerçekçi hedefler belirleyin

Kurbağayı yemeniz için vereceğim diğer ipucu da gerçekçi olmayan hedefler koyma tuzağına düşmemek. Hepimiz yeteneklerimizi abartarak ve bir haftalık işi iki günde yapabileceğimizi düşünerek mükemmeliyetçilik tuzağına düşebiliriz. Bunun yerine kendimize karşı dürüst olmalı, yapılması gereken iş için gereken süreyi doğru bir şekilde tahmin etmeli ve gerçekçi bir tarih belirlemeliyiz.

İşler iyi gittiğinde çalışmayı bırakmayın

Zorlu görevleri tamamlama konusunda zihnimizin bize oynadığı başka bir oyun daha var. Ne zaman işlerimizi iyi yapmaya başlasak ya da sonuna yaklaşsak beynimiz aniden durmamızı ister. Hatta bize şöyle der; “Her şey yolunda gidiyor ve daha çok zamanın var. Çalışmaya devam etmek yerine biraz sosyal medyada dolaşabilirsin.” Ama tüm bunlar beynimizin bize kurduğu bir tuzak! İşiniz beş dakika sonra bitirecek bile olsa devam edin.